Yazi


2020-07-14 13:20:19

Başarı, toplumsal kabul, özsaygı ve diğerleri hepsi özgüven lokomotifine bağlanan vagonlar gibidir. Özgüven neredeyse, diğerleri de onu takip ederler. Günümüz anne-babaları da bunun farkındadır elbet ve çocuklarının olumlu bir kimlik geliştirebilmesi için ellerinden geleni yaparlar. Fakat burada önemli bazı yaklaşım şekillerine dikkat edilmezse geliştirdiğimiz(ya da şişirdiğimiz şey) özgüven değil bir ego balonu olabilir.

Ego Balonu Nedir?

Son 20 yılda yetiştirilen çocuklarda sıklıkla görülen; çocuğa yöneltilen “Sen biriciksin”. “Hiçbir şey senden önemli değil”, “Biz senin her istediğini yerine getirmek için varız” gibi söylemler ve içi tamamen boş “Kişisel Gelişim Kitapları”nın etkisiyle oluşan, hak edilmemiş ego şişkinliğine ego balonu dememiz mümkünüdür.

Ego Balonunu Özgüvenden Nasıl Ayırırız?

Ego balonu yalnızca “Ben” der. Benim fikirlerim, benim isteklerim, benim ihtiyaçlarım… Ego balonu hak edilmemiştir, çevresi tarafından üflenmiş ve şişirilmiştir. Egosu şiş çocuğa hazlarını kontrol için fırsat verilmemiştir. Örneğin tatlıyı yeme vaktinin sonra olduğu, parkta oyun oynamak için arkadaşının inmesini beklemesi gerektiği, istediği okula gidebilmesi için çok çalışıp kazanması gerektiği, çevresinden saygı görmesi için onun da çevreye saygılı olması gerektiği (örnek olunmamış)öğretilmemiştir. Örneğin ailesinin aldığı kemanı bir iki derse giderken taşıdığı için, “Kızımız çok güzel keman çalıyor” olmuştur adı. Bir proje için sabahlamamıştır ya da istediği bir şeye sahip olabilmek için uzun süre emek verip, bir de sonuçlanması için günlerce beklememiştir. Balon şiştikçe şişmiştir… Jean M.Twenge’ninŞimdiye kadarki hiçbir nesil, bu kuşak gibi içi boş bir özgüvenli ve iddialı fakat bir o kadar da depresif ve kaygılı değildi.” diye tarif ettiği neslin, ego balonları hayatta karşılarına çıkan ilk sivri köşeli tecrübede(ikili ilişkide reddedilme ya da iş hayatında yaşanan bir zorluk olabilir bu) patlayarak depresyona düşmektedir.

Özgüvenli birey ise; kendi isteklerinin farkında fakat yakın çevresinden başlayarak toplumun istek ve çıkarlarına da duyarlıdır. Sıklıkla ben yerine, “biz” der. Çevrenin desteği ve sevgisiyle inşa edilerek oluşturulmuştur, altında emek ve başarılar vardır.

Bebeklikten başlayarak, ihtiyaçları doğru bir şekilde ve zamanında giderilen çocuk, sevilmeye değer olduğunu hissederek başlamıştır hayata. Gelişimsel dönemlerin gereklerini bilen ve çocuklarının hazır bulunuşluğunu iyi gözlemleyen ebeveynler; çatal-kaşığı tutabilme yaşı geldiğinde yemeğini kendi yemesine imkan tanmış, ayakkabılarını kendi bağlamasını desteklemiş, aşırı kaygılanarak oyunları gereksiz yere kısıtlamamışlardır. Bir de üzerine yaşına uygun sorumluluklar(masayı kurmaya ve toplamaya yardım gibi) verildiğinden çocuklar gelecekteki zorluklara karşı güçlenerek yetişmişlerdir. Denemelerinin ailesinin şahitliğiyle desteklenen ve sonuç değil de süreç odaklı övülen çocuk(“100 almışsın, aferin” ya da “40 almışsın bu ne biçim not?” değil de “Bu ders için verdiğin gayret için seni tebrik ederim” gibi), emeğin ve çabalamanın kıymetini anlamış. İlgilerine, yeteneği var mı bakmış; denemiş ve bazılarını başarırken, bazılarında başarısız olmuştur ama en önemlisi başarıları ve başarısızlıkları üzerinden öğrenmeye devam etmiştir.

Değersizlik Hissi

Özgüvenin zıttı his, yani sevilmeye değer olmadığını düşünmek.  Yapılan araştırmalara göre yetersiz sevgi ve ilgi gören bebeklerde ileride daha çok hastalık yaşandığı, hatta tüm fiziksel ihtiyaçları giderilmesine rağmen ilk 6 ayda ani ölümler gözlemlenmiştir. Yani sevginin, sağlıklı bir birey yetiştirebilmek için ne kadar önemli olduğu tekrar tekrar kanıtlanmıştır. Özgüvenli insan için de sevgi ilk kuraldır. Eksikleri de olsa, yanlışlar da yapsa sevilmeye değer olduğunu bilen; aile içi kararlarda fikri alınan, seçim yapmasına izin verilen, her fırsatta eleştirilmeyen çocuklar, ailesi ve toplum içerisinde saygın bir yeri olduğunun bilincinde, özgüven sahibi bireyler olacaktır mutlaka.

 

Psikolog / Aile Danışmanı

Gamze ÜNGÖRMÜŞ  

Tags:ozguven,ego,degersizlikhissi,cucukgelisimi,ankarapsikolog