Yazi


2020-08-11 14:14:30

Sevgilim Neden Böyle? Romantik İlişkilerde Bağlanma

 

Bağlanmak” ya da birilerine “bağlı olmak”. Özellikle ikincisi kimilerinin kulağına pek hoş gelmese de insan yaşamının devamı için o kadar önemlidir ki bu terimler, beynimizde bağlantı kurma ve bunları düzenlemek için özel bir biyolojik mekanizma vardır. Bu mekanizma sayesinde insanlar tarih boyunca hayatta kalmak, üremek, toprağı işlemek, avlanmak ve hayvanlarını beslemek için çevrelerindeki bazı kişileri seçip, diğerlerinden değerli kılmıştır. Bu da nihayetinde türümüzün devamlılığını sağlamıştır.

 

Daha önce de bazı yazılarımda değindiğim bağlanma stilleri de diğer insani özellikler gibi tek tip değildir. Sonuçta herkes yakın ilişkiler oluşturma ihtiyacı hissetse de bunları kurma şekli farklı farklıdır. İşte bu bağlanma stilleri temel olarak kaygılı, güvenli ve kaçıngan olmak üzere üçe ayrılır. Bu bağlanma stillerinin oluşumu genetik, hamilelikten başlayarak bebeklik yaşantıları ve yetişkinlik yaşantılarının etkisiyle oluşsa da çocukların bağlanma stillerinin sıklıkla ebeveynlerininkiyle aynı olduğu gözlemlenmiştir. Bunda çocukluk yaşantılarının etkisi çok büyüktür. Örneğin çok yakın zamana kadar batıda moda olan “Bırakın çocuk ağlasın, kendi kendine susmayı öğrenecektir”, “Alma kucağına, alışmasın” gibi yaklaşımlar sonucu ebeveyniyle minimum yakınlık kuran bebeklerin ileriki yaşlarda sıklıkla kaçıngan ya da kaygılı ilişki modeli kurduğu gözlemlenirken; ağladığında kucağa alınan, fiziksel ve duygusal ihtiyaçları zamanında giderilen bebeklerinse genellikle güvenli bağlanma oluşturdukları gözlemlenmiştir.

 

Bağlanma Stilim Hangisi?

Bebekler üzerinde yapılan çalışmalarda;

 

Kaygılı bebeklerin; anneleri odadan çıktığında büyük tepkiler vererek, ağladıkları ve anneleri geri döndüğünde öfkeli oldukları görülmüştür. Bu bebeklerin sakinleşmeleri uzun sürmüş, annelerini itmişlerdir.

 

Güvenli bebeklerin; anneleri odadan ayrıldığında üzüldükleri, anne odaya döndüğündeyse mutlu ve hevesli oldukları gözlemlenmiştir. Annesinin geri dönmesinden sonra sakinleşmiş ve oyunlar oynamaya başlamışlardır.

 

Kaçıngan bebeklerin anneleri onları odada bırakıp çıktığında hiçbir şey olmamış gibi davrandıkları, döndüklerindeyse anneyi görmezden geldikleri gözlemlenmiştir. Yalnız bu bebeklerin test sırasında ölçülen kalp atışlarının dıştan görünenin aksine arttığı ve stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyelerinin yükseldiği görülmüştür. Yani dıştan umursamaz görünen çocuk aslında kaygı yüklüdür fakat bunu ifade edememektedir.

 

Romantik/ İkili ilişkilerde Bağlanma Stiline Göre Tutum Ve Davranışlar

 

Kaygılı;

 

Güvensizdirler; ilişkilerde kendilerine ve partnerlerine yeterince güven duymazlar. Aldatılmaktan, reddedilmekten, unutulmaktan aşırı korkarlar. Özellikle ilişki başlarında duygularını açıklamaktan çekinirler, ilk açılan ya da arayan olmak istemezler.

 

Aşırı yakınlık isterler; her dakika her aktivite beraber yapılsın isterler. Özel alan ve ilgileri mesafe koyma gibi algılarlar.

 

Oyunlar oynarlar; partnerlerinin ilgisini diri tutmak için meşgul ya da müsait değilmiş gibi davranabilir ya da başka ihtimal flörtleri de varmış gibi yapabilirler.

 

Sık sık trip atarlar; problemin ne olduğunu söylemezler ama bir problem olduğunu her hareketlerinden belli ederler. Duygularını ifade edemezler ve partnerlerinin anlamasını beklerler.

 

Her şeyi kişisel algılarlar; ilişkisiyle ilgisi olmayan, yorgunluk ya da meşguliyet sebebiyle reddedilen bir daveti ilişkilerine hakaret gibi algılayabilirler.

 

İlişkiyle fazla meşgullerdir; ilişki üzerine her detayı defalarca düşünür, yorumlar, aşırı anlamlar yüklerler. Çevresiyle sohbetlerinin büyük bölümü de yine ilişkileri üzerinedir. Son yılların moda terimi stalk, stalklamak yani sosyal medya üzerinden gizli gizli takip onların işidir. Gizli numaradan mesaj atıp partnerlerini denemek, telefonunu kurcalamak gibi davranışlar onlara hiç yabancı değildir.

 

İlişkiyi mahvetmekten korkarlar; Partnerinin arkadaşlarıyla ya da ailesiyle tanışmak onlar için aşırı korku vericidir. Tanışmadan sonra sık sık “Benim hakkımda ne dediler?”, “Acaba kendimi yanlış mı tanıttım?” gibi cümleler kurarlar. Karşı tarafı ilgiye boğmaktan korkarken bir yandan da kendilerine mâni olamazlar.

 

Kaçıngan;

Karışık mesajlar verirler; Genellikler soğuk ve mesafelilerdir fakat bazen de aşırı kırılgandırlar.

 

“Yardım istemekle”le, “muhtaçlığı” birbirine karıştırırlar; ilişkiye ayıracak vakitlerinin olmadığının çünkü uğraşlarının bütün zamanlarını aldığını sıklıkla vurgularlar. Kimseye ihtiyaç duymadıklarını, hayatta tüm başarılarının kendi gayretleriyle geldiğinin altını çizerler sürekli.

 

Partnerini ya da eski partnerini değersizleştirirler; partnerlerinin ufak kusurları üzerine konuşmayı severler, şaka yollu aşağılarlar. Eski partnerlerini ne kadar kolay sildiklerini ya da onlarıaldattıklarını belirtebilirler.   

 

Her fırsatta sınırları vurgularlar; “Benim evim, benim ailem, benim arkadaşlarım. Onlardan uzak dur!” mesajı verirler. Evinde ya da masasında ufak bir değişiklik yaptıklarında buna büyük tepki verebilirler. Ondan habersiz veya ondan ayrı arkadaşı ya da ailesinden bireyle görüşmenizden rahatsız olurlar.

 

Uzaklaştırma taktikleri uygularlar; partneriyle ayrı yataklarda uyumayı, tatile ayrı çıkmayı tercih eder; ilişkinin adını koymaktan kaçınır; bir dahaki görüşmenin planını yapmaktan rahatsızlık duyar; yürürken, otururken ya da ayakta dururken mesafe bırakmayı tercih ederler.

 

“O kişi” veya “Eski sevgili” takıntılıdırlar;  Bir gün mükemmel aşkı yani “O kişi”yi bulacağına dair romantik konuşmalar yapabilir ya da eski bir sevgilisini idealize edebilirler sürekli.

 

Güvensizdirler; Partnerlerinin onlardan faydalanacağı, aldatabileceği ya da oldubittiye getirerek nikah masasına oturtabileceğinden korkarlar.

 

Güçlü kalıp yargıları vardır; “kadınlar dırdırcıdır”, “erkekler baskıcıdır” gibi genellemeler yapmaktan kaçınmazlar. Kendi fikirlerinin doğruluğundan aşırı eminlerdir. Hayatı, insanları çözmüşlerdir ve bunlar hakkında genellikle negatif fikirleri vardır.

 

Duygusal yakınlaşmadan kaçınırlar; bazen romantik davransalar da sonra birden soğurlar. Sevgilerini, hayal kırıklıklarını, korkularını, öfkelerini paylaşmazlar. Konuşmak yerine susmayı ya da ortamı terk etmeyi seçerler. Gönül almayı ifadeyle değil, hediyeyle denerler.

 

Kaygılı ve kaçınganın özelliklerinden bahsettiğim bu yazıdan sonra, güvenli bağlanma stilini, kısaca “yukarıdakileri yapmayan” gibi tarif etmek mümkünse de bir dahaki yazıda hem güvenli bağlananlara hem de kaçıngan-kaygılı, güvenli-kaçıngan gibi çiftlerin ilişkilerine değineceğiz. Ayrıca "bağlanma stilini değiştirmek mümkün mü?" sorusuna cevap arayacağız.

 

Not: Okumuş olduğunuz yazı "Romantik İlişkilerde Bağlanma" üzerine yazdığım serinin ilk yazısıdır. Bu yazının devamı niteliğindeki diğer iki yazı için aşağınaki linklere tıklayabilirsiniz.

 

2. yazı -

 Güvenli Liman / Romantik ilişkilerde Güvenli Bağlanma  

3. yazı -

Fırtınalı Aşk* / Romantik İlişkilerde Kaygılı-Kaçıngan Çekimi  

Psikolog / Aile Danışmanı

Gamze ÜNGÖRMÜŞ   

 

 

Tags:bağlanma stilleri,erkekler neden böyle, güvenli bağlanma,kişisel gelişim,psikologgamze, gamze üngörmüş,


Aslı B...

Çok güzel bir yazı olmuş, tüm arkadaşlarıma uyguladım Gamze Hanım:)