Yazi


2021-02-13 18:30:14

PANDEMİ SONRASI 

Şimdiye kadar pandemi sürecinde neler yapmamız, nasıl beslenmemiz gerektiğini, hangi maskelerin daha koruyucu olduğunu, yasakları, okulların açılıp açılmayacağını, ev içinde çocuklarla nasıl ilişkiler kurmamız gerektiğini, yaptığımız ekmekleri, bu süreçte bulduğumuz farklı etkinlikleri vb. dinledik ve paylaştık.

 

Şimdi ise okulların kademeli olarak açılmaya başlaması ve aşı çalışmalarının hızla devam ettiği şu günlerde bu sürecin en nihayetinde bir gün sona ereceğine dair umutlar tekrar yeşermeye başladı. Peki, her şey normale döndüğünde bizler normalleşebilecek miyiz?

 

Özellikle iş yoğunluğu sebebiyle eşleriyle çocuklarıyla fazla vakit geçirme fırsatı bulamayanlar, pandemi sürecinde belki hayatları boyunca hiç yakalayamayacakları bir fırsatı deneyimlemiş oldular. Bu deneyim bizlere birbiriyle daha fazla kaliteli vakit geçirip ilişkilerini güçlendiren çiftler/aileler ya da boşanmayla sonuçlanan ilişkiler olarak geri döndü.

 

Burada yaşantıların tüm nedenini pandemiye yüklemenin doğru olacağını sanmıyorum. Pandemi zaten var olan sorunların derinleşmesine ya da zaten iyi olan ilişkilerin daha da iyi olmasına vesile olmuş olabilir en fazla.  Çünkü insanoğlu hayatını tehdit eden durumlar sonrasında ölümlüğünü hatırlar ve radikal kararlar alma eğiliminde olur. Ölümlüğünü hatırlayan insan sevdiği şeyleri yapmanın ya da kendisine sıkıntı veren şeyden kurtulmanın yollarını arar. Yani problem zaten çok öncesinde olmuştur, pandemi/ hastalık/ kaza atlatma vb. gibi hayati risk içeren durumlar bu sürecin hızlanmasına vesile olmuştur sadece.

 

Pandemiden sonra ilişkilerimizin nasıl şekilleneceğine değinecek olursak, bunu üç başlıkta inceleyebiliriz. Pandemidemiden dolayı yakınlarını kaybedenler, pandemiden neredeyse hiç etkilenmeyenler ve virüse yakalanıp atlatanlar. Şüphesiz ki her şey normale döndüğünde bu günlerin en çok etkilediği kişiler ilk gruptakiler olacak ve biliyoruz ki hiçbir şey geride kalanlar için eskisi gibi olmayacak. Bu süreçte gelişebilecek psikolojik sorunlar için her türlü desteğe açık olunması, bir uzmana başvurularak kayıp ve yas terapisi alınması, sonrasında yaşanabilecek olası sıkıntıları en aza indirecektir.

 

İkinci grup, zaten sosyal ilişkileri zayıf olan ve pandeminin ve getirdiklerinin gerçekliğine inanmayıp bu süreci inkâr eden, kurallara uymakta direnen insanları kapsıyor. “Bana bir şey olmaz” diyerek başkalarının sağlığını hiçe sayan bu kişiler için süreç bittiğinde anlamlı bir farklılık olmayacaktır haliyle.

 

Son grupta ise obsessyon (özellikle temizlik takıntısı), yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal izolasyon, panik atak gibi bozuklukların görülmesi olası ve bu durum başta en yakınlarımız olmak üzere tüm ilişkilerimizi etkilemesi mümkün. Bu nedenle kendi başınıza halletmekte zorlandığınız durumlar için yakınlarınızdan ve alanında uzman kişilerden tavsiyeler almanız gerekirse danışmanlık hizmeti almaya başlamanız pandemiden size çeşitli psikolojik sorunların miras kalmasına engel olacaktır.

 

Unutmamız gereken en önemli şey insanoğlunun adaptasyon yeteneği elbette. Nasıl ki pandemi sürecine büyük bir çoğunluğumuz hızla adapte olup, ona uygun  yaşamaya başladıysak, pandemi sonrasında da eski normallerimize elbette geri döneceğiz. Önemli olan bu geçiş sürecini kendimiz ve çevremiz için hem fiziksel hem psikolojik olarak en az hasarla atlatmak.

 

Kendi problemlerimizin farkına varıp, daha büyümeden müdahale edecek gücü kedinizde bulacak farkındalık dolu günler dilerim.

 

                                                                                                        Psikolog/Aile Danışmanı

                                                                                                         Gamze ÜNGÖRMÜŞ   

Tags:pandemi, anksiyete, psikolog, kaygı, psikologgamze


Halime

ilişkiler pandemide çok yıprandı maalesef ama kökleri hep eski konulara dayanıyor.

Merve

Tüm yazılarınızı okdum emeklerine sağlık gerçekten